"Hızır" kavramı, Türk kültüründe ve İslam mitolojisinde önemli bir figürdür. Hızır, genellikle yardımsever, bilgili ve yüce bir şahsiyet olarak bilinir. Ancak "alevilikte Hızır" ifadesi, Alevi inanç sistemindeki özel bir yerini ifade eder. Alevilikte Hızır, birçok sembolik anlam taşır ve genellikle bir kurtarıcı, rehber ve ilahi bir varlık olarak kabul edilir.
Aleviliğe göre, Hızır bir tür kılavuzdur ve insanlara doğru yolu gösterir. Aynı zamanda zorluklarla karşılaşılan anlarda yardım eden, insanları koruyan ve onların manevi ihtiyaçlarını karşılayan bir figürdür. Hızır'ın, hayatın ve ölümün ötesinde bir varlık olduğu ve insanların ona dua ederek sıkıntılarından kurtulduklarına inanılır.
Aleviler Hızır günlerinde üç gün Hızır orucu tutar, Hızır Cemi ve lokması dağıtılır. Birinci günü Hızır’ın ruhaniyetine, ikinci gün Hz. Muhammed’in kemâletine, üçüncü günü Hz. Ali’nin velâyetine iman ve itikat içinde amel ve ibadet ederiz. Birinci gün, Hızır şöhreti olarak türbe ziyaretleri, kabir ziyaretleri yapılır. Miskin, yetim, esir, yaşlıların, hastaların ziyaretine gidilir, hâl hatır sorulur. İkinci günü, Hz. Muhammed’den kalan sünnetullah ile musahipler ziyaret edilir. Dostluk kapısı, kirvelik kapısını ziyaret ederiz. Bununla tövbe makamına erişmeyi murat ederiz. Üçüncü günü, Hızır’ı Ali biliriz, Ali’ye İkrar ederiz. Hakk’a secdemizi bildiririz. Büyük bir aşkınlıkla benliğimizi silerek “her şey odur, ondan gayri yoktur” deriz. Böylece Hz. Ali’nin Ebu türap sıfatına erişmeye çalışırız. Hakka talip oluruz. Yola yolcu oluruz.
Allah Hızır aşkına tutulan oruçları verilen lokmaları kabul eylesin. Hızır Cümlemizin kılavuzu olsun.