İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), yıllardır Türkiye'yi güldüren usta oyuncu Merhum Kemal Sunal'ın adını, bir müzeyle yaşattı. 60. Yıl Göztepe Parkı'nda düzenlenen törenler için konumlandırılan “Kemal Sunal Müzesi”; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, CHP Kadıköy Belediye Başkan adayı Mesut Kösedağ, merhum Sunal'ın eşi Gül Sunal, çocuklar Ali Sunal, Ezo Sunal ile çalışmaları Cemil, Cengiz Sunal, sinema dünyasının ünlüleri adları ve kalabalık bir vatandaşın katılımlarıyla takip ediyor. Açılış töreninde sırasıyla; Gül Sunal, İmamoğlu ve müzenin oluşumuna katkıda bulunan şair-yazar Sunay Akın birer konuşma yaptı.
“ALLAH'IN İZNİYLE MİS GİBİ BİR BAHARIN
KAPIDA OLDUĞUNU HİSSEDİYORUM”
“O kadar faydalı bir açılış yapıyoruz ki, bütün açılışlarımızı bir kenara itti” diyen İmamoğlu, “Hepimizin yüzünü güldüten, aynı zamanda düşündüren çok değerli bir sanatçımızın, uzun yıllar izleyip, hayranlıkla takip ettiğimiz bir sanatçımızın ismiyle, yaşamıyla birlikte olan, anılarıyla birlikte muhteşem bir Müzenin gururu, değerli ailesiyle birlikte yaşadığı günleri yaşadığını” şeklinde konuştu. Kış mevsiminin ardından bahar aylarına girdiğimizi hatırlatan İmamoğlu, “Doğal olarak doğa şu anda canlanıyor. Şehir böyle bir hareket ediyor. İnşallah yağmurun bereketi ve Allah'ın izniyle de mis gibi bir baharın kapıda yetiştiriliyordu. Elbette İstanbul'un her hali güzel ama baharda, hele hele Ramazan'da bir başka güzeldir bu” dedi. Türk insanının gülmeyi yedi bir darı dikkat çekmesine dikkat çeken İmamoğlu, özetle şunları anlattı:
“İSTİYORLAR Kİ, MİLLETİMİZ BİR ARAYA
GELİP, BİRBİRİNDEN GÜÇ ALMASIN”
“Aslında gülmeyi yedi bir toplumuz ama gülmeyi bize unuttular. Yine de güleceğiz. ayarı bir sorumluluk ayarı. İnsanlar bana şu şekilde bir tavırla birleşiyorlar. Bazen akşam bir televizyon programıyım, sabah bir yere gidiyorum örneğin; bir ablamız, bir arkadaşımız veya Sunay Abi arıyor, 'Niye akşam dünyasına aşıktı' diye arıyor. 'Ya benim yüzüm asık değil' diyorum. Evet, demek ki gülmem lazım. Allah sizi güldürsün. Mutsuz bir ortam oluşturuyoruz, farkındayız. Birbirine böyle öfke duyan, kızan, kaşları asık, böyle asık suratlı, çatık ve asık suratlı, kutuplaşmış bir ortam var etmek istiyor. Biz, buna asla ulaşamayacağız. Tabii ki, milletimizin bir araya gelerek, birbirinden güç almasının. Oysa bizim bir araya gelmemiz gerekiyor. Birbirimizden güç almamız lazım. Farklılıklarımızla, çeşitli kültürlerin bir arada yaşadığı güzel İstanbul'umuzda, birbirimizle yan yana olup, onun hissiyle beslenmemiz gerekiyor. Ama bunlar, onu istemiyorsun. Birbirinden ayrı düşen bir toplumsal eleştiri biter, birleşme biter, paylaşım biter. O zamanın biz, bunun karşısında büyük bir dirençle ayakta durmak zorundayız. Çünkü bu söylediğim şeyler olmazsa olmaz, Cumhuriyet olmaz, demokrasi olmaz.”
“YANLIŞA KARŞI MÜCADELEDE BİR BAŞKA
GÜÇLÜ MÜCADELE HATTI VAR; Ey DA SANAT”
“Tabii biz böyle bir sorumluluk yaparken, yanlışa karşı mücadelede bir başka güçlü mücadele hattı var. O da sanat. Özellikle mizahi, dramatik bir mücadele hattı. Bunlardan biri vardı en ilginç noktalardan biri, beni taklit etmeyen birini bulmaya başladı. Sürekli ona bakmaya, yanlışlarımı düzeltmeye çalışıyorum. Mesela 20 defa görüyorum, yani gerçekten öyle mi konuşuyorum diye. Vallahi öyle konuşuyormuşum; bölgelerim vardı. Ama bunlarda her akşam yapılıyordu, senede bir defa yapılıyor, yapanı da dövüyorlar. Dolayısıyla biz, umarım o güzel kültüre dönüş… Dönüş yapmak lafı ne kadar güzel. Aslında biz hep 'tam yol ileri' demek istiyoruz ama. Özlüyoruz geçmişte çok güzel şeyler yaptı bu millet, bu toplum, işte duayen isimleri… İşte Cahit Abi de burada, diğer dostlarımız burada, Zihni Abi burada, alttan alttan sert bakıyor bana ama… (Zihni Göktay: Size sert bakılmaz Başkanım.) Estağfurullah. Ama ben biliyorum, sizin gibi yetenekliler, sert bakarlar. Yanlış yaparsanız sert bakın. Sert kullanabileceğica millet, öyle kafamıza kakılıyorlar. fırsatlar vermemek gerekiyor. Arada onlara bakın.”
“ZÜBÜK” GÜLDÜRDÜ
“Yerli ve milliyi, biz gidiyoruz. Niyetiniz? Örneği ne mi? Amerika'da Kemal Sunal yerli ve milli bir güç. Muhteşem bir güç. Canlandırdığı karakterler öyle can alıcı, hikaye, ders veren… Muhteşem yani. İşte onun birisi İnek Şaban, Kibar Feyzo, Zübük (gülüşmeler), Tosun Paşa, Kapıcılar Kralı… Muhteşem karakterler, ölümsüz bir sanatçı. Aslında hepimizinkine dair ışık tutan, düşündüren, kendimizi geliştirmemizi sağlayan ama aynı zamanda neşeli bir naiflik, neşeli bir incelik içeren bir insan. Türkiye şu anda, mesela kimlikler ve değerler üzerinden. Çok tartışılan bir toplum haline geldi. Böylece bölünmeye ve biraz da böyle bölünmeye çalışanlara ben üyeyim: Bol bol Kemal Sunal filmini izlemelerini ve ders almalarını buradan öneriyorum. Günün sonunda, bu milleti bölmeye zaten güçleri yetmeyecek. Onlar da ders çıkartsınlar. Darı çok eğleniyor. Çok gülen ve çok güzel güldüren bir sanatçıydı. Allah rahmet eylesin. Onun mekanı cennettir. Çocukluğumdan yaşıyorum. 6-7 yaşlarındaydım. Babamın amcası ameliyat oldu. Televizyonun karşısında uzanıyor, yatıyor. Ben de gülmelerle gülen bir film. Bu meşhur Zeki Alasya, Metin Akpınar bir arada oynadıkları… Elbette herkes biliyor. Ama öyle bir gülmek ki beni tuttu. Öyle bir gülüyorum ki… Amcam gülüyor ama bir yandan yalvarıyor, 'Dikişlerim patlayacak daha güldürme beni' diye. bize yaşattı.”
“KEMAL SUNAL DA İYİ ADAM, BEN DE İYİ
ADAM; BİRBİRİMİZİ BÖYLE BULMUŞUZ”
“Burada çok değerli bir iş yaptık. Bu fikrin bana ilk kez uygunluğu, heyecanla karşılama ödülü olan Sunay Akın'a sizleri huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Bana dedi ki böyle bir şey var. Tabii heyecanla dolduruyorum. Sonra bir araya geldik. Sonra ilginç bir şey oldu aslında. Bu konular konuşuldu, ardından buluşturuldu. Sağ olsun, yemek diye gittik, ama Gül Abla sadece kahveyle bizi uğurladı. (Gül Sunal: Dondurma yedirdim.) Hatırlamıyorum. Yemekten bahsediyoruz, dondurmayla bizi yollayacak. Neyse ki, aylar önce ben buraya gelmiştim ve buradaki yapıları gezmiştim. Ben, Park Bahçeler Daire Başkanımıza ki, 'Bu ne lüks kardeşim? Yani bayağı büyük bir yapı ve çok makam var. Yani böyle anlıyor, böylesi bir ortamlar kolay bulunmuyor. 'Biz buraları kültüre, sanata nasıl dönebiliriz, neler yapılabilir' diye konuştuğumuzda bir şeyler düşünmüştük, taşınmıştık. Tam bu iş açıldı, Sunay Abi'yi ziyarete gittik. Konuşurken ben de burada böyle bir binadan bahsetmiştim. Meğerse öyle bir parkı ve öyle bir binayı tarif etmişim ki, rahmetli Kemal Kemal Sunal'ın aslında evini tarif etmişim kader ya. Annem der, 'Allah seni hep iyi insanlarla karşılaştırsın.' Demek Kemal Sunal da iyi adam, ben de iyi adam; ayrıntıları böyle bir durumdayız ve adreslemişiz yani. Muhteşem bir şey. Başka bir yerde de tarifeleyebilirdim. Sonra sağ olsun hem Sunay Abi hem arkadaşlarımız buraya gezip, olumlu bakınca, değerli ailemiz de bu işe 'evet' deyince, burada, yanı başınızda, komşunuz olarak Kemal Sunal umarım ebediyen geride kalanlar.”
“YOLUMUZA 'TAM YOL İLERİ' DİYEREK
YÜRÜMEK DEĞİL, KOŞMAK İSTİYORUZ”
“Çok güzel şeyler yapmaya çabalıyoruz. Bu milletin ömrüyle çalışıyoruz. Bu milletin hak çalışmalarını sürdürüyoruz. Ve iş değiştirmelerle ilgili hiçbir zaman süslüler, süslü laflar kurarak sizi dağıtmadık. Yaptığımız işlerle ilgili de süslü laflarla sizi almadık, almayacağız. İnşallah onları yaşatmaya devam ederek, yolumuza 'tam yol ileri' yürüyerek yürümek değil, koşmak istiyoruz. Bu şehrin artık israf edilecek ne bir lirası ne bir günü ne bir insan ne bir zaman, hiçbir şey yok. Umarım bolca tasarruf, hatta üstüne koyarak insanlarımızın yaratıcı güçlerini, özellikle bölgelere, gençlerimize dönen borçlarını hızlı bir şekilde ödeyeceğimiz bir 5 yıl daha bedenlerden talep ederek, Kemal Sunal'ın bize bıraktığı o güzel anıların önündeyle eğiliyorum. Ve her zaman sizlere, siz değerli hemşehrilerimize kaliteli bir yönetici olma konusunda özenli davranacağımıza, Cumhuriyetin, demokrasinin, özgürlüğün ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yolunda hep yürüyeceğimizin sözünü veriyoruz. Müzemiz, bu esaslarla ilçemize hayırlı ve uğurlu olsun. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.”
GÜL SUNAL: “BU MÜZEYİ KEMAL SUNAL DÜŞÜNDÜ”
Merhum Sunal'ın eşi Gül Sunal da şu sözlerle dile getirdi:
“Ne diyeceğimi göstereceğim. Hiçbir konuşma yapmadım doğal ki. Sadece Kemal'i alkışlamak istiyorum. Bu güzel duyguyu, gururu bize yaşattığı için ona zaman minnettarım. Tabii ki bu müzeyi biz düşündük. Daha uygundu Kemal düşündü. 'Bu eşyalar ne olacak' zaman, 'Belki bir gün bir müze olur' diyordu. O müzeyi şimdi Ekrem Başkanım gerçekleştirdi. Ve asla ödeyemeyeceğim Sunay Akın; neredesin? Bunu akıl edip de böyle bir yerde buluşturmak için, ona bambaşka bir minnet sadeliğinde besliyorum. Kemal'in gördüğünüz 10'da 1'i kadar eşyası var. Oyunculuğun başladığı ilk günden itibaren, sakalını, bıyığını, tüm gün yayılmış patı, kaşının kalemini… Şöhret olmayı hayal bile edemezken, biriktirdiği arşivi bu. Onun için çok değerli. Bunları düşünelim burada: Kemal Sunal Müzesi'nden çok, bir insanın yaptığı işe, hayatına sanatına, aileye, vatanına nasıl değerler görüşeceğimiz bir sergi olacak bu. Bir insanın kendine bu kadar değer vermesi, yaptığı her şeyi özenle saklıyorsa ve kendi ayrıntılarıyla, kendi belirliyorsa -ki öyle olmuş- o zaman biz de Kemal'i çok önemsiyoruz ve burada onun için buluştuk. Tekrar çok teşekkür ediyorum.”
ÜNLÜ DOLMUŞTA, ÜNLÜ ŞARKI EŞLİĞİNDE AÇILIŞ
Konuşmaların ardından; İmamoğlu çifti, Sunal ailesi ve beraberlerindeki heyetle birlikte Kemal Sunal Müzesi'ni gezdi. Gezinin en ilginç anı, merhum Sunal'ın “Atla Gel Şaban” filminde muhteşem dolmuşa, İmamoğlu ve Ali Sunal'ın birlikte binmesi oldu. Bu sırada filmle özdeşleşen “Şiki Şiki Baba” şarkısının çalması, gülmelere neden oldu.
İBB, daha önceleri Anadolu Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü olarak kullanılan yapıyı yenileyerek, “Kemal Sunal Müzesi”ne dönüştürüldü. Bina, zemin kat ve 1 normal kattan oluşuyor., Müzede, 2000 yılında vefat eden usta sanatçının film afişlerinden kişisel eşyalarına, giydiği kostümlerden özel hatıralarına kadar pek çok anısı sergileniyor
